Sinsi Bir Düşman: Fedakarlık
Fedakarlık deyince çoğumuzun aklına olumlu çağrışımlar gelirdi. Bizleri büyütmek için kendini feda eden anneler, babalar, babaanneler, anneanneler bu yönlerini gururla ile anlatır, sinemalarda fedakar kadın ve erkeklerin dram dolu hikayelerinde gizli ve açık biçimde fedakarlığa övgüler dizilirdi. Bugün ise böyle bir yönün insanın hayatında ne kadar ciddi sıkıntılara neden olduğu, gizliden gizliye aslında insan kişiliğine ne kadar zarar verdiğini terapide anlatmaya çalışıyoruz. Bu kadar olumlu biçimde algılanmış bir kavramın zararlı olduğunu kabullenmekte çoğu insan oldukça zorlanıyor, bu yönünü değiştirmeyi bir türlü kabul etmek istemiyor. Peki öyleyse nedir fedakarlığın zararları?
Fedakarlık, adı üstünde kişinin kendi özünü öteki kişilere feda etmesi anlamına geliyor. Neleri feda eder fedakar insanlar diye düşünecek olursak, zamanını, parasını, vaktini, enerjisini, sınırlarını, yani kendine ait her şeyi feda edebilme potansiyeline sahiptir. Kendi ihtiyaçlarından çok diğer insanların ihtiyaçlarını gidermeyi amaçlar. İnsanlara yardımcı olmak için canını dişine takar. Ne yazık ki insanın gücü de enerjisi de parası da vakti de sınırlıdır. Bu sebeple vermeye alışan fedakar kişide kendine ait ne zaman kalır, ne güç, ne para… Kendi kendini tüketir.
Aslında niyeti çevresindeki insanları mutlu etmektir. Onların mutluluğundan beslenir. Yani karşıdakini mutlu ederek dolaylı yoldan kendini de mutlu eder. Gel gelelim yardımseverliği ile tatmin olan fedakar insanlar hep verdikleri, hiç almadıkları için kendilerini yalnız ve desteksiz hissederler. Yaptıkları fedakarlıkların onda birini bile diğer insanlardan göremedikleri için hayal kırıklığına uğrarlar. ‘Neden diğer insanlar benim kadar ince düşünüp bana destek olmuyorlar’ diye içten içe öfkelenir, küser, onlardan uzaklaşmak isterler. Dolayısıyla fedakarlık, insanların hem kendilerine hem de ilişkilerine zarar veren iyi görünümlü sinsi bir düşmandır.
İlişkilerde dengelerin bozulmasına, ağırlığın bir tarafa yüklenmesine neden olan bu sağlıksız alışkanlığı değiştirmek, ilişkilerde farklı bir dil kullanmak mümkün. Belki alışık olmadığınız bir dil bu. Belki çocukken verildi fedakar olma yükü size, ve o günün şartlarında tek şansınız buydu. Ama yetişkin bir birey değişim için yeterli güce sahip. İlişkilerinizde kendinizi de düşünen, koruyan, kendi ihtiyaçlarınızı, kendi duygularınızı fark eden, ihtiyaçlarınızı karşınızdakine söyleyebilen, istemeyi bilen bir dil geliştirmek mümkün. Hem belki de o zaman etrafınızdakiler desteğe ihtiyacınız olduğunu fark edecek ve size yardım etmek için çaba gösterecekler. O çabayı görmek ilişkilerinizi daha da güçlendirecek, kendinizi daha güvende, daha değerli hissedeceksiniz. Üstelik tek başına savaşmak yerine yakınlarınızla beraber mücadele ettiğinizde daha az yorulacak, hayattan da daha çok keyif alacaksınız. Kendinizi yıpratmadan, tüketmeden, sevdiklerinizle daha mutlu bir yaşam için, bu yeni dili öğrenmek, bunun için yeni bir başlangıç yapmak, hayatınızdaki en anlamlı çabalardan biri olsa gerek.