Ayrılık Cesaret İster – Adel Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Çok severek veya mantıklı bulduğunuz biriyle ne hayaller kurarak birlikte oluyorsunuz. Ancak işler hayal ettiğiniz gibi gitmiyor. Kırgınlıklar, kavgalar, ifade edilemeyen ihtiyaçlar, ifade edilmiş olmasına rağmen karşılanmayan ihtiyaçlar, fazla talepkar veya beklentili olma, veya sorumlulukların yerine getirilmemesi gibi durumlar söz konusu oluyor. Hepsi de birer hayal kırıklığı. Toz pembe başlanan birliktelik, bir anda kara bulut haline geliyor. Ayrılık kararı almak hiç de kolay olmuyor. “O kadar emek verdik” “Çocuklar ne olacak?” “Ben hiç bir zaman mutlu olamayacağım.” “Demek ki beni hiç sevmemiş.” “Ya seviyorsa?” “Belki de bu sadece bir süreç, geçer..” Gel gitli bir sürü düşünce havada uçuşuyor.
Günler, haftalar belki de aylar bu şekilde geçiyor. Geçecek, düzelecek diye bekliyorsunuz. Asıl bu süreç yıpratıcıdır. Yine umut edip, hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Sonra birlikte olduğunuz kişide bi kıvılcım fark ediyorsunuz, yine umutlarınız yeşeriyor. Ancak çiçek açmadan sönüyor. Her seferinde bir öncekinden daha çok üzülüyorsunuz. Çevrenizdeki insanlar sizi yargılayıp eleştiriyorlar. “Niye hala onunla birliktesin?” “Sevmiyor işte seni görmüyor musun?” Gönül ferman dinlemiyor ki…
Peki ayrılma kararını almak neden bu kadar zor?
“Yalnız kalamam.”
Kadınlarda daha çok kendini belli eden yalnız kalma korkusu, hayatını partnerine adamaktan kaynaklıdır. Hayatının merkezine partnerini koymak, her şeyi ona göre planlamak, tüm seçimleri ve kararları partnerinizin hayatına göre şekillendirmek ve en sonunda kendinizi şekillendirmek. Bu durumların hepsi kişinin “O olmadan nasıl yaşayacağım?” sorusunu beraberinde getiriyor.
“Ben tek başıma yapamam.”
Bağımlılık şeması olan kişilere hayat çok bunaltıcı gelir, başa çıkamayacağını hisseder. Kendi başınızın çaresine bakmaktan aciz olduğunuza inanırsınız ve bu yüzden başkalarından yardım istemek zorunda kalırsınız. Bu kişi de genellikle en yakınınızda olan kişi, ailenizden biri veya partneriniz olur. Partnerinize bağımlı hale gelir, o yanınızda olmadığında halletmeniz gereken işleri halledemez, adeta küçük bir çocuk kendinizi yetersiz hissedebilirsiniz. Bu bağımlılık hissi genellikle çocukluktan gelir. Çocukluktaki bağımlılığınızı anlayın. İçinizdeki yetersiz/ bağımlı çocuğu hissedin. Küçük işleri başardığınızda kendinizle gurur duyun.
“Ya pişman olursam?”
Ya vereceğim karardan pişman olursam? Kararsızlık bir kararın sorumluluğunu alamamaya bağlıdır, çünkü bir karar verdikten sonra onun getireceği sonuçlar kişinin daha önce karşılaşmadığı durumlar olabilir ve bu durum da korku uyandırabilir. “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir.” Kararsız kaldığınızda hep bir karar almış olmayı hayal edersiniz. Bu şekilde ne bulunduğunuz konumu kabullenip hayatınıza devam edebiliyorsunuz, ne de ayrılık kararı verip bireysel bir hayat sürdürebiliyorsunuz. Belki de bu konuda profesyonel destek almak isteyebilirsiniz.
“Ayrılamayız, o tek başına yapamaz.”
Partneriniz veya çocuklarınız için kendi isteklerinizden, ihtiyaçlarınızdan vazgeçip onları mutlu etmek için her şeyi yaptınız. İyi hissetmelerinin sorumluluğunu taşıdınız. Maddi, manevi hep önce onlar geldi sizin için. Partnerinizin eli sıcak sudan soğuk suya girmedi. Yediği önünde yemediği arkasındaydı. “Ayrılamayız, o tek başına yapamaz.”
“Tüm bu işlerin altından tek başıma nasıl kalkacağım?”
Sorumluluklar paylaşılırken, ayrılık sonrası bu sorumluluklarla baş başa kalıyorsunuz. Bunlar, evin kirası, faturası olabilir, temizlik, yemek vs. veya çocuklarla, okullarıyla ilgilenmek olabilir. Kendinizi bunlarla başa çıkamayacak gibi yetersiz hissedebilirsiniz. Hiç başarabildiğiniz şeyler olmadı mı?
“Daha iyisini bulamam.”, “Ben sevgiyi hak etmiyorum.”
Bu gibi düşünceler ve inançlar, kişinin kendini değersiz hissetmesiyle alakalıdır. Diğer başlıklar altında da değindiğim gibi, hayatı partnerine göre endeksleyip kendinizi iyi ve değerli hissettiren her şeyden uzakta kalmak, bu inançların oluşmasına sebep olur. Partnerinizin eleştirileri ve ihmali size değersiz hissettirmiş ve siz de zamanla kendinizi değersiz ve kusurlu hissetmeye başlamışsınızdır. Belki de, ilişkinin tüm yükünü omuzlarınızda taşıyor, “Bu noktaya ben getirdim, ben suçluyum” gibi düşünceleriniz oluyordur. Ancak, bir ilişkinin bitmesinde her iki tarafında etkisi vardır. Nasıl ki, devam etmesinde de iki tarafın da çaba göstermesi gerekiyorsa, iki taraftan biri çaba göstermeyi bıraktığında ilişki tökezlemeye başlar. İletişim dilinizi, paylaşımlarınızı ve cinsel hayatınızı arttırmak için bir çift veya cinsel terapistinden destek almanızı öneririm.
Tabi ki bir birlikteliği olumsuz etkileyen ve sıralayabileceğimiz, toplumsal faktörler, çevresel faktörler, din, aile, maddiyat vs. gibi birçok faktör vardır. Tüm bu faktörlerin dışında ayrılmak istemiyor olabilirsiniz. Her halükarda, önceliğiniz kendiniz olmalısınız. Kendinizi sevin. Yürüyüşe çıkın. Tek başına çıkıp bir kahve için. Seyahate çıkın. “Ben ne istiyorum? Beni, ben kendim nasıl mutlu edebilirim?” diye bir düşünün. Belki müzik açıp dans etmek, belki balığa çıkmak, arkadaşlarınızla vakit geçirmek, veya tek başınıza sinemaya gitmek. Kendinizle vakit geçirmeyi öğrenin. Kendi değerinizi ancak siz belirlersiniz! Kendinizi sevme cesareti gösterin…
Uzm. Psk. Sara Yılmaz