Çok Gülersen Çok Ağlarsın!
Şemalarımız çocuklukta ve ergenlikte öğrendiğimiz, karşılaştığımız zorlayıcı durumlarla başa çıkmak için geliştirdiğimiz derin düşünce kalıplarıdır. Araştırmalara göre 18 farklı şema var. Bizim inceleyeceğimiz ise, Karamsarlık Şeması, genellikle, hemen hemen her şeye dair olumsuz bir bakış açısı olan ebeveynler ya da önemli figürlerden model alınır, öğrenilir.
“Çok Gülersen Çok Ağlarsın” ifadesi Karamsarlık Şemasını özetleyen cümledir. Ancak, bu şemaya sahip kişilerde, genel anlamda her durumun olumsuz ya da sorunlu tarafına odaklanma, sürekli bir şeylerin yoluna girmeyeceği konusunda kaygılı hissetme durumu da vardır.
Karamsarlık şemasına sahip kişiler, tetikleyen durumlarla üç farklı şekilde başa çıkmaya çalışırlar.
*Şemanın doğru olduğuna inanır ve ona göre davranırlar. Şemaya teslim olurlar.
*Şemanın tetikleneceği durumlardan kaçınırlar, örneğin, haber kanallarını hızlıca geçerler.
*Şemanın tam tersine yönelik davranırlar, şemaya savaş açarlar. Karamsarlık şemasına savaş açmak, “Polyannacılık” gibidir. Her şey çok pozitifmiş gibi düşünür ve davranırlar.
Her iyi şeyin ardından mutlaka kötü bir şey olur!
Karamsarlık Şeması’na sahip olan kişiler, hayatta eninde sonunda kötü olayların olacağına dair emin bir şekilde yaşarlar. Bir felaket algısı vardır. Bu felaketin iyi bir şeyden sonra ortaya çıkacağına inanırlar.
Toplumumuzda oldukça yaygın olan bu şemanın tetiklendiğini, iyi bir şey olacakken kötü bir şey oldu diye bağıran haber manşetlerini okurken fark edebilirsiniz. “Annesinden Yürek Burkan Mesaj!” “Düğünde ortalık savaş alanına döndü!” Karamsarlık şemasına sahip kişiler hemen düşünmeye başlarlar. “Onun durumunda olsaydım ne hissederdim?” “Yakınları çok üzülmüştür.” gibi empati, daha doğrusu sempati kurarlar. Onun durumundaymış gibi hissedip, karamsar gözlükleriyle bakarak değerlendirirler. Aynı durumu yaşıyormuşçasına kendi bakış açısıyla olumsuz duyguları yoğun bir şekilde hissederler.
Kötü olaylar olmadan aklıma getireyim ki başıma geldiğinde hazırlıklı olayım!
Sevdiklerinizle beraber, huzur ve neşe içinde vakit geçirirken, bir felakete kurban gideceğinizi düşünürsünüz. An’dan keyif almak yerine, olumsuzluklara odaklanıp sürekli tetikte olursunuz.
Bunu yapmanızın sebebi, kötü şeyleri aklınıza getirip, gerçekleştiklerinde (gerçekleşirlerse) aşırı heyecan ya da korku yaşamaktan kurtulmaktır. Başınıza geldiğinde şaşırmamak, önlem almak ya da çok üzülmemek.
Bir de şu açıdan bakalım: Kötü olaylar olduğunda yine üzülüyorsunuz! Sonuçta hem olay olmadan hem de olay olunca üzülüyorsunuz. Bu durumda üzüntü miktarınız azalmıyor, aksine artıyor!
Korktuğunuz olaylar başınıza geldiğinde zaten üzüleceksiniz ve bazı şeyleri engellemeye gücünüz yoktur, çünkü kontrol alanınızda değildir.
Kesin kötü bir şey olacak! Hissediyorum!
Hissediyor musunuz? Yoksa düşünüyor musunuz? Aklınızdan geçen her şey oluyorsa, iyi şeyler düşünün! Aklınızdan geçen düşüncelerin hayatta olan biten olaylarla bir ilişkisi yoktur, maalesef… Maalesef diyorum, çünkü öyle olsaydı aklımıza iyi şeyler getirirmemiz yeterli olurdu. Örneğin, piyango bana çıkacak! Aklınızdan geçen şeylerde etkilenen tek şey duygularınız, dolayısıyla davranışlarınız da bu yönde şekillenir.
Neden hep kötü şeyler benim başıma geliyor?
Çünkü “Cımbızlama” yöntemi gibi olayları seçip sadece olumsuz şeylere odaklanıyorsunuz. Hayatın aslının karanlık alanlardan oluştuğuna inanmaya devam ediyorsunuz. Başınıza hiç güzel şeyler gelmedi mi?
Gerçekten de çok gülersek çok ağlar mıyız? Her iyi şeyin ardından kötü bir şey olur mu? Bu ilişkiyi kim sağlar? Çok güleni kim belirler? Gerekli cezayı kim verir?
Özetle, hayat inişli çıkışlıdır. İyi şeyler de olur, kötü şeyler de olur.
Uzm. Psk. Sara YILMAZ
Görsel Kaynak: Karolina Grabowska Pexels fotoğrafı