Tek Beden Birçok Hayat: Çoğul Kişilik Bozukluğuna Genel Bakış
Psikoloji lisans sürecinde her konu beni ayrı ayrı cezbediyor, her yeni konuya farklı bir heyecanla yaklaşıyordum. Ancak çoklu kişilik bozukluğu heyecanımın doruk noktası olmuştu. Bir yandan ne kadar zor bir rahatsızlık olduğunu düşünüyor öbür yandan bir bedende birden fazla kişiliğin olması kafamda bir sürü soru işaretine yol açıyordu. Bir gün Alexandre Aja’nın hem yönetmen hem de senarist olarak görev aldığı ‘’Haute Tension (Yüksek Tansiyon)’’ isimli filmi izledikten sonra merakım daha da arttı. Sınav telaşı içerisinde olan iki kız arkadaşın, gece geç saatlere kadar ders çalıştıktan sonra bir seri katilin saldırısına uğradığı bu film bittiğinde artık bu konu ile ilgili daha fazla şey öğrenmem gerektiğini farkettim. Şimdi de bu bilgileri sizinle paylaşmanın sırası geldi..
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Tanısal Özellikler
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğunun başlıca özelliği, davranışları zaman zaman denetim altında tutan iki ya da daha fazla birbirinden ayrı kimliğin ya da kişilik durumunun varlığıdır. Kişi önemli kişisel bilgileri sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak bir biçimde anımsayamaz. Ancak bu belirtiler bir maddenin ya da bir genel tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, kimliğin, belleğin ve bilincin çeşitli yönlerini bütünleştirememeyi yansıtır. Her kişilik durumu ayrı bir kişisel öyküsü, kendilik imgesi ve ayrı bir adı da içeren kimliği varmış gibi yaşanabilir. Çoğu kez bireyin adını taşıyan birincil kimlik vardır ve edilgen, bağımlı, suçlu ve çökkündür. Alter kimliklerin sıklıkla farklı adları ve birincil kimliğe zıt özellikleri (örn. düşmanca, denetleyici ve kendine zarar verici) vardır. Özgül koşullarda belli kimlikler ortaya çıkabilir ve bildirdiği yaş ve cinsiyet, kelime hazinesi, genel bilgi ya da önde gelen duygulanım yönünden farklılık gösterebilir.
Alter kimlikler, sırayla birbirinin yerini alırlar ve bir alter kimlik diğerinden haberdar olmayabilir. Biri diğerini eleştirebilir ya da belirgin çatışma içinde olduğunu gösterebilir. Ara sıra, bir ya da daha fazla güçlü kimlikler diğerlerine zaman ayırabilirler. Saldırgan ya da düşmanca kimlikler bazen etkinlikleri engelleyebilirler ya da diğerlerini rahatsız edici durumlara sokabilirler.
Alter Kimlikler ve Anı Boşlukları
Bu bozukluğu olan bireyler hem uzak, hem de yakın kişisel öyküye yönelik anılarda sık sık boşluklar yaşarlar. Daha edilgen kimlikler daha kısıtlı anılara sahip olma eğiliminde iken, daha düşmanca, denetleyici ya da “koruyucu” kimliklerin daha fazla anıları vardır. Denetimi alamayan bir kimlik yine de işitsel ya da görsel (örn. emir veren sesler) uyaranlar oluşturarak bilince gelebilir. Bireyin kendi fark ettiği şeyler (örneğin evde bireyin getirdiğini anımsayamadığı giysiler bulması) veya kişi tarafından gerçekleştiği reddedilen davranışların tanık olan başkaları tarafından bildirilmesi ile alter kimliklerin birbiri yerini aldığı ortaya çıkabilir. Yalnızca yineleyen zaman dönemlerine yönelik değil, aynı zamanda bazı çocukluk, ergenlik, hatta erişkinlik dönemlerine yönelik kişisel anıların tamamen yitimi biçiminde de bellek yitimi olabilir.
Kimlikler arasında geçişler sıklıkla psikososyal stres ile tetiklenir. Bir kimlikten diğerine geçmek için gereken zaman çoğu kez saniyeler içindedir ama daha seyrek olarak yavaş yavaş olabilir. Bildirilen kimlik sayısı 2 ile 100’den fazla arasında değişmektedir. Kimlik değiştirme ile sıklıkla ilişkili davranışlar hızlı göz kırpma, yüz ifade değişiklikleri, ses veya tutumlarda değişiklikler, kişinin düşünce akışındaki bozulmayı içerir. Bildirilen olguların yarısı 10 ya da daha az kimliği olan bireylerde oluşmaktadır.
Yazan: Uzm. Klinik Psikolog Yaşar Emre Ertürk