Terapi Sürecinde Panik Atak ile Baş etmek: Vaka Analizi
Not: Burada sunumu gerçekleştirilen danışanımızdan, bilgi ve eğitim amaçlı olarak terapi sürecini ele almak için izin alınmıştır. Danışanın herhangi bir kişisel bilgisi verilmemiştir.
29 yaşında erkek olan danışan panik atak şikayetiyle kurumumuza başvurmuştur. Serbest meslek ile uğraşan danışan Öğretim Üyesi Dr. Zengibar Özarslan ile tedavi sürecini yürüterek ilaç kullanmaya başlamıştır. İlaçlı tedavi ile birlikte psikoterapi sürecine ihtiyacı olduğu düşünülmüş ve böylece bana yönlendirilerek bir psikoterapi sürecine başlanmıştır.
Danışan hastanelerden korktuğunu, kavga, deprem gibi durumların kaygılarını çok tetiklediğini, dişinden rahatsız olmasına rağmen dişçiye dahi gidemediğini ifade etmiştir. Özellikle iğne yapılacağını düşündüğü zaman ‘’kalp atışlarım hızlanıyor, tüylerim diken diken oluyor’’ şeklinde ifadelerde bulunan danışan, 2 kere bayılmıştır.
İlk kez askerlik döneminde korkusu ortaya çıkmış, aşı için sıra beklerken iki kola aynı anda aşı yapıldığını görünce kalp atışı hızlanmış ve bayılmıştır. Terhis olduktan sonra halı saha maçında sakatlanmış, kaldırıldığı hastanede yan yatağında yatan hastanın ‘’sen de ameliyat olursun’’ sözünden sonra tekrar paniklemiş ve baygınlık geçirmiştir. Bu sebeplerden dolayı başvurduğu dönemde herhangi bir şekilde hastaneye gidememekteydi.
İlk yardım başvurusu 21 yaşında gerçekleşmiş, ilaç kullanmaya başlamış, 6-7 ay tedavi gördükten sonra iyi hissettiğini düşünerek tedaviyi doktoruna danışmadan bırakmıştır. Bu süreçte sadece ilaçlı tedavi görmüş ve terapiye gitmemiştir. 26 yaşında belirtiler tekrar ortaya çıkınca 2. kez tedavi için başvurmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken 2 nokta vardır. İlk olarak tedavi süreci iyiye gitmeye başladığında danışanlar artık iyi olduklarını düşünerek doktoruna ve psikoterapistine danışmadan tedaviyi yarım bırakmaktadır. Bu da o döneme kadar olan kazanımların işlevsizleşmesine sebep olmakta ve rahatsızlığın tekrar ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 2. nokta ise ilaçlı tedavi çok değerli ve işlevli bir yaklaşımdır. Ancak birçok çalışma ilaçlı tedaviyle birlikte psikoterapiye devam edilmesinin hastalığın nüksetme oranını çok azalttığını göstermektedir.
Danışanın geçmiş öyküsü ele alındığında askerlikten önce herhangi bir korku yaşamadığı, çocukluk, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde bu korkusunu tetikleyebilecek herhangi bir yaşantı olmadığı görülmüştür. Bu belirtiler dışında başka bir psikolojik rahatsızlığı düşündürecek herhangi bir sıkıntı yaşamadığını ifade etmiştir.
İlk değerlendirme sonucunda danışanın, askerlikte yaşadığı aşı anısının travmatik bir yaşantı olduğu görülmüş, panik atak belirtileri yaşadığı anlaşılmıştır. Çoğunlukla panik atak bir hastalık olarak görülmekle birlikte, panik atak bir hastalık değil bir belirtidir. Danışanda Panik Bozukluk geliştiği görülmektedir. Yani panik atak belirtileri ile birlikte, sürekli panik atak yaşayacağına dair kaygı yaşamaktadır ve panik atak yaşayacağını düşündüğü ortamlardan kaçınmaktadır.
Panik Atak Belirtileri
- Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
- Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması,
- Terleme,
- Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma,
- Soluğun kesilmesi,
- Baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olma
- Uyuşma ya da karıncalanma,
- Üşüme, ürperme ya da ateş basması,
- Bulantı ya da karın ağrısı,
- Titreme ya da sarsılma,
- Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme,
- Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu,
- Ölüm korkusu.
Not: Bir panik atağında bu belirtilerden en az 4 tanesi veya daha fazlası bulunmalıdır.
Panik Bozukluk
- Tekrarlayıcı beklenmedik panik atakları ile birlikte ataklar arasındaki zamanlarda başka panik ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma,
- Panik Ataklarının “nefessiz kalıp öleceğim”, “kalp krizi geçiriyorum” ya da “delireceğim” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da
- Panik ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (hastaneye gitmeme, minibüse binememe, yanında ilaç, su vb. şeyler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü bir rahatsızlıktır.
Bu tablo oluşturulurken https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/27/panik-bozuklugu web sitesinden yararlanılmıştır.
Bilgi alma aşamasından sonra danışanda Panik Bozukluk olduğu görülmüştür. Bu tarz durumları kaydetmesi için ‘’duygu, düşünce ve davranış kaydı’’ oluşturulmuştur. Kısaca bu durumlarda ne hissettiğini, o anda zihninde ne olduğunu ve nasıl davrandığını kaydettiği bu formda, hem tetikleyicileri fark etmesi hem de farkındalık kazanması amaçlanmıştır. Panik atak belirtileri ortaya çıktığında kullanabileceği kas ve nefes egzersizleri öğretilmiş, ev ödevi olarak bu egzersizi haftada 5 gün, günde en az bir kere çalışması önerilmiştir.
Panik Bozukluk’ta etkililiği kanıtlanmış bir yöntem olan EMDR Terapisi kullanılması amaçlanmış, danışana EMDR terapisinin ne olduğu ve yaşadığı rahatsızlık üzerinde etkisinin nasıl olacağı açıklanmıştır (EMDR terapisinin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız https://www.adeldanismanlik.com/online-terapide-emdr-teknigi-nasil-kullanilir/ makalesini okuyabilirsiniz.). Danışan da bu yöntemle çalışmak istediğini belirttikten sonra en son cuma namazında yaşadığı panik atak yaşantısından yola çıkılarak olumsuz otomatik düşüncesi belirlenmiştir (o anıya baktığında ‘’tehlikedeyim’’ düşüncesine odaklandığını belirtmiştir). ‘’Tehlikedeyim’’ düşüncesinden yola çıkarak ilk anı, en kötü anı ve diğer anılar belirlenmiştir. Örnek: İlk anı: anasınıfına başladığında kaçmaya çalıştığı an. En kötü anı: Askerliğe gittiğinde aşı yapılacağı zaman bayıldığı an..) Ardından tetikleyiciler belirlenmiştir (Örnek: İğne, hastane, emara girmek gibi). Güvenli yer egzersizi yapıldıktan sonra anılarla ilgili duyarsızlaştırma çalışılması yapılmış, kaydedilen anıları ile ilgili rahatsızlık derecesi ‘’0’’ olduktan sonra tetikleyiciler üzerinde çalışılmaya başlanmıştır. Tetikleyicilerin rahatsızlık derecesi ‘’0’’ olduktan sonra her bir tetikleyici ile ilgili gelecek şablonu oluşturulmuştur. Yani her bir tetikleyici ile ilgili gelecekte yaşayabileceği bir öykü oluşturulmuş ve bununla ilgili duyarsızlaştırma çalışması yapılmıştır.
4 seans sonunda EMDR çalışması sona ermiştir. Danışan terapiye çok iyi uyum sağlamış, egzersizlerini düzenli olarak yapmıştır. Kas ve nefes egzersizleriyle birlikte panik atak belirtilerini kontrol altına almaya öğrenmiştir. Anılar ve tetikleyiciler çalışılmaya başlandıkça kaygıları kısa sürede azalmış, 2. Seansın sonunda kontrol amaçlı dişçiye gitmiş ve çok hafif bir kaygı yaşamıştır. 4. Seansın sonunda artık diş tedavisine başlamış, bir akrabası rahatsızlandığında hiçbir kaygı yaşamadan hastaneye onu ziyaret etmeye gitmiştir. Panik atak belirtileri ile ilgili herhangi bir kaygısının kalmadığını ifade eden danışan ile sonlandırma seansı gerçekleştirilmiş ve 3 ay sonrasına kontrol seansı koyulmuştur.
Danışan ile kısa sürede çok iyi bir aşama kaydedilmiştir. Burada terapist kadar danışanın da uyumu çok etkili olmuştur. Seanslara düzenli devam etmiş, evde yapması gerekenleri düzenli yapmıştır. İlk travmatik anısının erken yetişkinlik döneminde olması, travmatik anıların azlığı, EMDR terapisinin işlevselliği sürecin kısa olmasını sağlayan etkenler olmuştur.
Eğer siz de bu ve buna benzer korkular yaşıyorsanız, özellikle Corona gibi ciddi bir stresörün olduğu dönemde normal olarak kaygılarınızla baş etmekte zorlanıyorsanız yardım almaktan çekinmeyin. Üstelik bu süreçte yardım almak için kurumumuza gelmek zorunda değilsiniz. Online terapi ile uzman bir terapist eşliğinde yüz yüze olduğu gibi bir terapi süreci yürütebilir ve problemlerinizle baş edebilirsiniz.
Uzm. Klinik Psikolog Yaşar Emre Ertürk