Terapiye Gitmeli miyim? Psikoloğa ne zaman gitmeli?
Psikoloğa ne zaman gitmeli? Gitmeli miyim? Aslında insan kendi kendinin psikoloğu olmalı. Sorunlarımı ben çözemiyorsam başkası da çözemez. O parayı bana ver ben seni dinlerim. Psikoloğa neden gideyim, ben deli miyim?
Terapiye gitmek ile ilgili zaman zaman ihtiyaç duyduğumuzda aklımızdan benzer şeyler geçer. Peki ne zaman psikolojik desteğe başvurmamız gerekir? Bu söyleşide bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.
Psikolojik destek almamızı gerektirebilecek durumları üç başlık altında değerlendirebiliriz: akut problemler, süregiden problemler ve varoluşsal problemler.
Öncelikle akut problemleri ele alalım. Kendinizde daha önceden var olmayan bir takım değişiklikler olduğunu fark edebilirsiniz. Örneğin, keyifsizlik, hiçbir şeyin tat vermemesi, enerjide azalma, uyku problemleri, iştahta artma veya azalma, içe kapanma, umutsuzluk, mutsuzluk, cinsel istekte azalma, intihar düşünceleri gibi depresif belirtiler ortaya çıkabilir. Ya da yoğun kaygı, panik ataklar, vücut gerginliği, kasılmalar, ani öfkelenme, dikkat dağınıklığı gibi kaygı belirtileri fark edebilirsiniz. Bazen takıntılarınızın arttığını ve hayatınızı işgal ettiğini, bazen fobilerin ortaya çıktığı, bazen de travmatik bir durum sonrasında geçmeyen stres tepkileri yaşadığınızı fark edebilirsiniz. Bu durumlar kendi başınıza atlatabileceğiniz durumlar olmayabilir. Profesyonel bir terapi desteği almanız hem bu belirtilerin hafiflemesine, ya da sönmesine, hem de hayat kalitenizin artmasına yardımcı olacaktır.
Süregiden problemlerin başında kişilik özelliklerimize bağlı tekrar eden sorunları düşünebiliriz. Örneğin, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri okul ve iş yaşantısının getirdiği zorluklarda yoğun stres yaşamaya neden olabilir. Bağımlı kişilik özellikleri, kendini ortaya koymayı gerektiren durumlarda stresin artmasına neden olabilir. Yaşamın bazı alanlarında, bazı konularda, durumun gerektirdiğinden fazla duygusal reaksiyon veriyorsanız, bunun kişiliğinizin hangi yönü ile ilişkili olduğunu anlamak, ve değişmek için psikoterapi size yardımcı olacaktır. Buna ek olarak, ilişki problemleri de genellikle döngüsel biçimde tekrar eder. İşlevsiz ilişki döngülerini tanımak ve işlevsel iletişimi geliştirmek için terapi desteği almayı gündeminize alabilirsiniz. Alkol, madde, kumar, teknoloji, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılık davranışları da terapi desteği ile üstesinden gelebileceğiniz sorunlardandır.
Varoluşsal problemler ise, hayata, kendimize, insanlara ve ölüme dair sorgulamalarımızı içerir. Hayatımızın anlamı nedir? Neye göre değerliyiz neye göre değersiziz? Yalnızlık duygusu neden bu kadar rahatsız edicidir? Onunla başa çıkmak için neler yapıyoruz, aslında neler yapsak daha işlevsel olur? Ölüm kişisel olarak nasıl bir anlam ifade ediyor ve bizde nasıl duyguları tetikliyor? Yaşamda tercihlerimiz neler? Karar vermede neden güçlük çekiyoruz? Tüm bu sorular insanda derin kaygıları tetikler, ve kendi kendimize, bir anda cevabını bulabileceğimiz türden sorular değillerdir. Psikoterapi, varoluşsal kaygıların çalışılabileceği bir alandır.
Psikoterapi desteği almak için “olması gereken” diye bir şey yoktur. Bir kişi istiyorsa ve hazır hissediyorsa, herhangi bir konu üzerine çalışmak için terapi desteği alabilir. Ancak terapi desteği “alınması gereken” durumlar vardır.
Bu durumları ise şöyle özetleyebiliriz:
Yaşadığınız sıkıntı rahatsız edici düzeyde fazlaysa,
Yaşamda okul, iş, ilişki gibi alanlarda işlevselliğinizi düşürmeye başladıysa,
Kendinize zarar verme düşünceleri ya da davranışlarınız varsa,
Terapi desteği almanız gerekebilir. Bunun için güvenilir, etik ilkelere önem veren ruh sağlığı uzmanlarından bilgi ve destek isteyebilirsiniz.